menu
TÖVBE, AF, BERAT
TÖVBE, AF, BERAT
Haftanın Vaazı.. 23.02.2024 tarihli "Tövbe, Af, Berat" konulu Haftanın Vaazı sitemize yüklenmiştir.

Tövbe, Af, Berat

Kıymetli kardeşlerim.. İmtihan için gönderildiğimiz bu dünya hayatında; Kurani ifadeyle "Eşrefi mahlukat" olarak yaratılan bizlere düşen en büyük vazife Allah azze ve celleyi hakkıyla sevip ondan hakkıyla korkmaktır..

Çünkü Allah'tan hakkıyla korkmak (takvâ), kazanç ve kurtuluştur. Mutluluk ve başarıdır.  

Şunu çok iyi bilelim ki, kulun izzeti Allah celle ve alâ'yı en mükemmel şekilde sevmesi ve O'na boyun eğmesiyle olur.  

Kulun alçalması ve değersizliği ise büyüklenmesiyle ve Allah'a karşı gelmesiyle; Allah'ın sevdiğine buğzederek ve Allah'ın hoşlanmadığını severek O'nun emir ve yasaklarına karşı çıkmasıyla olur.  

Allah Teâla şöyle buyurur: 

مَن كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعًا إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ 

(Kim izzet ve şeref istiyorsa, bilsin ki izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a salih amel ulaştırır.  

وَالَّذِينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّئَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَكْرُ أُوْلَئِكَ هُوَ يَبُورُ

Kötülük tasarlayanlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı boşa çıkar.) (35/el-Fâtır/10)  

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ

Ve Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.) (Mü'min/60)   

Değerli kardeşlerim..

Bütün çeşitleriyle ibadet; Allah Teâlâ'ya boyun eğmenin, itaatin ve muhabbetin gerçekleşmesidir.  

İbadet çeşitlerinin en üstünlerinden biri de, Allah'a tövbe etmektir.  

Allah Teâlâ, Hûd aleyhisselam'ın kavmine şöyle dediğini bildirir:  

وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاء عَلَيْكُم مِّدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَى قُوَّتِكُمْ وَلاَ تَتَوَلَّوْاْ مُجْرِمِينَ 

(Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin. Sonra O'na tövbe edin ki, üzerinize gökten bol bol yağmur göndersin. Gücünüze güç katsın. Günah işleyip durarak yüz çevirmeyin.) (Hûd/52)  

Yine Allah Teâlâ, münafıkları tövbeye çağırarak şöyle buyurur:  

فَإِن يَتُوبُواْ يَكُ خَيْرًا لَّهُمْ وَإِن يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ عَذَابًا أَلِيمًا فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَمَا لَهُمْ فِي الأَرْضِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ 

(Tevbe ederlerse bu onlar için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse ( nifaklarında ısrar ederlerse), Allah onları dünyada da, ahirette de pek acı bir azaba uğratır. Onların yeryüzünde ne bir velileri vardır, ne de bir yardımcıları.) (Tevbe/74)   

Değerli Kardeşlerim.. 

Küçük ya da büyük her günahtan tövbe etmek, bütün inananlar, müslümanlar üzerine farzdır.  

Allah Teâlâ nur suresinde:  

وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

(Ey iman edenler! Allah'a topluca tövbe edin ki, felah bulasınız.) buyurmaktadır. (24/en-Nûr/31)  

Ve tahrim suresinde:  

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا   

(Ey iman edenler! Allah'a samimi bir tövbe ile tövbe edin!) buyurarak bizleri tövbeye davet etmektedir. (Tahrim/8)   

Kıymetli Müslümanlar.. 

Tövbe, küçük olsun büyük olsun günahı terkederek Allah'a dönmek anlamındadır.  

Günahların bilinenlerinden ve bilinmeyenlerinden Allah'a tövbe edilir.

Allah'ın kulları üzerindeki nimetlerine şükürde eksiklik göstermekten Allah'a tövbe edilir.  

Allah'ı zikirden gaflette olunan anlar için Allah'a tevbe edilir.  

Eğarr b. El-Müzeni radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu bildirir: 

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : «يا أيُّهَا النَّاسُ، تُوبُوا إلى اللهِ واسْتَغْفِرُوهُ، فَإنِّي أَتُوبُ في اليَّومِ مائةَ مَرَّةٍ»

 "Ey insanlar! Allah'a tövbe edin ve O'ndan bağışlanma dileyin. Şüphesiz ben, günde yüz kere tövbe ederim." (Müslim, Zikir 42.)

İslam alimleri: Günah kul ile Rabbi arasındaysa, sahih tövbenin üç şartı vardır derler.

Birincisi, günahı terketmesidir. İkincisi, yaptığına pişman olmasıdır. Üçüncüsü, bir daha o günahı asla işlememeye azmetmesidir.  

Eğer günah kul hakkıyla ilgiliyse, bunlara ilave olarak mutlaka aldığı mal ve benzerini iade etmesi, gıybet ettiyse helallik alması gerekir. Eğer ki hakkına girilen kişi bu hakkını bağışlarsa, onun ecrini, mükafatını Allah (c.c.) verecektir.  

Allah azze ve celle; bizleri tövbeye teşvik ederek, şartlarına uygun olarak yapıldığında tövbeyi kabul edeceğini vaat etmiştir.  

Yüce kitabında:

وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِّمَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَى 

(Muhakkak ben; tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyip hidayet üzere olana  çok çok mağfiret ediciyim.) buyurmaktadır. (Tâ-Hâ/82)   

Peygamber efendimiz hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem, gecenin ve gündüzün bütün saatlerinin tevbe edenler için tevbe vakti ve Allah'a dönenler için dönüş vakti olduğunu haber vermiştir.  

Ebu Musa el-Eş'ari radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:  

«إنَّ الله تعالى يَبْسُطُ يدَه بالليلِ ليتوبَ مسيءُ النَّهارِ، ويَبْسُطُ يدَه بالنَّهارِ ليتوبَ مسيءُ الليلِ، حتى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا»

“Allah, gündüz günah işleyenin tevbesini kabul etmek için, geceleyin elini açar. Geceleyin günah işleyenin tevbesini kabul etmek için, gündüz elini açar. Güneş batıdan doğana kadar (bu böyle devam eder)." (Müslim, Tevbe, 31.) 

Yani; Allah -Azze ve Celle- kulu tevbe etmekte geç bile kalsa tövbeyi kabul eder. Eğer bir insan gündüz günah işlerse, ama gece tevbe etse Allah c.c.c onun tövbesini kabul eder. Aynı şekilde bir insan gece günah işlese, ancak geç kalıp gece işlediği günaha gündüz tövbe etse Allah c.c. tövbesini yine kabul eder.

Kıymetli Kardeşlerim.. Rahman olan Allah azze ve cellenin keremi ne büyük!. İhsanı ve kullarına iyiliği ne yüce!. Kulları O'na gece ve gündüz isyan ederler fakat Allah, onlara yumuşak davranır ve hemen cezalandırmaz.  

Bilakis onlara rızık verir onların üzerine nimetlerini yağdırır.  

Onları tövbeye ve pişmanlığa davet eder. Onları bağışlayacağını ve tövbelerinden dolayı sevap vereceğini vadeder.  

Allah Kulun tövbesine çok sevinir. Kul, Rabbinin çağrısına kulak verir ve tövbe ederse, Allah'ın bu vadinin gerçek olduğunu görür. Dünyada iyi bir hayat ve ahirette güzel bir karşılık kazanır. Allah'ın mühlet verdiği vakitte tövbe etmezse, şehvetler ve arzular onu kandırırsa, Allah onu işlediklerinden dolayı cezalandırır.  

وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا (Ve Rabbin kimseye zulmetmez.) (Kehf/49) Merhametlilerin en merhametlisinin rahmetine rağmen helak olan kimsede ise hayır yoktur!.  

Değerli Kardeşlerim!.  

Allah'ın, kulunun tevbesini istemesinde ve buna çok sevinmesinde bazı hikmetler vardır..   

O hikmetlerden biri, Allah'ın güzel isimlerinin O'nun yüce sıfatlarını içermesi ve bu yüce sıfatlara işaret etmesidir.  

Dolayısıyla bu güzel isimlerin etkisinin kainatta görülmesi gerekir.  

Allah'ın er-Rahman ve er-Rahim isimleri Allah azze ve celle'nin şanına layık bir şekilde rahmet sıfatıyla sıfatlandığına işaret eder. Bu da, rahmet edilen bir yaratılmışın olmasını gerektirir.  

Allah'ın el-Hâlık (Yaratan) ismi, Allah Teâlâ'nın yaratmaya ve yoktan varetmeye muktedir olduğuna delalet eder. Bu da; Allah'ın mahlukatı yoktan var etmesini gerektirir.  

Allah'ın er-Rezzâk ismi, Allah'ın yarattıklarına rızık verdiğine işaret eder. Bu da rızık verilen bir yaratılmışın varlığını gerektirir.  

Ve yine Allah'ın et-Tevvâb ismi de, ne kadar bozulursa bozulsun yeniden yapıldığında tövbeyi kabul ettiğine işaret eder. Bu da, günahından tövbe eden ve Allah'ın tövbesini kabul ettiği bir günahkarın varlığını gerektirir.  

Yani günahkarın tövbesinin kabulü, Allah'ın et-Tevvâb isminin gereğidir. Tövbe edenin sevabı ise bu kabulün etkilerinden biridir.  

Allah Teâlâ şöyle buyurur:  

وَهُوَ الَّذِي يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَعْفُو عَنِ السَّيِّئَاتِ وَيَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ 

(Kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri affeden ve sizin yaptıklarınızı bilen O'dur.) (Şûra/25)   

Allah'ın tövbe edenlerin tövbe etmesini sevmesinin hikmetlerinden biri de, Allah'ın bitmeyen bir ihsan ve iyilik sahibi olmasıdır.  

Kim tövbe ederek Allah'a itaat ederse, Allah ona ihsan eder, dünya ve ahirette onu mükafatlandırır. 

وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ (Rabbin kullarına asla zulmedici değildir.) (Fussilet/46)   

Allah Teâlâ'nın, kulunun tövbesini istemesinin hikmetlerinden biri de, Allah'ın cezalandırmaya gücü yetmesine rağmen bağışlaması ve  merhamet etmesidir.  

Hadis-i şerifte şöyle buyurulur:  

«لما خلق اللهُ الخَلْقَ كتب في كتاب، فهو عنده فوق العرش: إن رحمتي سَبَقَتْ غضبي»

"Allah mahlukatı yarattığında yanında bulunan Arş'ın üstündeki bir kitaba şöyle yazmıştır: Rahmetim gazabımı geçti.”  (Buhârî, Bed'u'l-Halk: 1; Müslim, Tevbe: 14-16.)

Ve yine Allah'ın tövbe edenlerin tövbe etmesini sevmesinde ancak pek azını bilebildiğimiz bir çok hikmetler vardır...  

Değerli Kardeşlerim.. 

Tevbe kapısı açıktır. Güneş batıdan doğuncaya kadar bu kapı kapanmaz ve kul ile tövbe arasında bir engel yoktur. Güneş batıdan doğduğunda ise, tövbe kapısı kapanır ve daha önce iman etmemiş olana iman etmesi bir fayda vermez.  

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-’dan rivayet olunduğuna göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: 

«مَنْ تَابَ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا تَابَ اللهُ عَلَيْهِ»

 «Kim, güneş batıdan doğmadan önce tövbe ederse; Allah, onun tövbesini kabul eder.»

Allah, tövbe edene en büyük sevabı ve güzel bir sonu vadetmiştir. 

Yüce kitabımızda Tevbe suresinde şöyle buyurur:  

التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدونَ الآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ 

“Tövbekârlar, ibadet edenler, hamdedenler, dünyada yolcu gibi yaşayanlar, rükûa varanlar, secde edenler, iyiliği teşvik edip kötülükten alıkoyanlar, Allah’ın sınırlarını gözetenler; müjdele o müminleri!” (Tevbe/112)  

Ve yine Tahrim suresinde şöyle buyurur:  

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 

“Ey iman edenler! İçtenlikle ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin. Umulur ki rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlerine koyar. O gün Allah, peygamberi ve onunla aynı imanı paylaşanları utandırmaz. Onların nuru önlerinde ve sağ yanlarında ilerleyerek yollarını aydınlatırken şöyle derler: “Rabbimiz! Nurumuzu arttır eksiltme ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.” (Tahrim/8)  

Ve yine Furkan suresinde de şöyle buyurur:  

وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًا 

(Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı(nın cezasını) bulur.  

يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا 

Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.  

إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا 

Ancak tövbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.) (Furkan/68-70)   

Bazı müfessirler bu ayetlerin tefsirinde şöyle der: Günahın yerine tövbeyi koyar ve işlediği her günahın yerine, kulunun pişmanlığı ve bir daha günah işlememeye olan azmi nedeniyle, bir sevap verir.  

Ayrıca Enes Bin Malik –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

«للَّهُ أَفْرَحُ بِتَوْبَةِ عَبْدِهِ مِنْ أَحَدِكُمْ، سَقَطَ عَلَى بَعِيرِهِ، وَقَدْ أَضَلَّهُ فِي أَرْضِ فَلاَةٍ»

. وفي رواية: 

«لَلَّهُ أَشَدُّ فَرَحًا بِتَوْبَةِ عَبْدِهِ حِينَ يَتُوبُ إِلَيْهِ، مِنْ أَحَدِكُمْ كَانَ عَلَى رَاحِلَتِهِ بِأَرْضِ فَلَاةٍ، فَانْفَلَتَتْ مِنْهُ وَعَلَيْهَا طَعَامُهُ وَشَرَابُهُ، فَأَيِسَ مِنْهَا، فَأَتَى شَجَرَةً، فَاضْطَجَعَ فِي ظِلِّهَا، وقَدْ أَيِسَ مِنْ رَاحِلَتِهِ، فَبَيْنَا هُوَ كَذَلِكَ إِذَا هُوَ بِهَا، قَائِمَةً عِنْدَهُ، فَأَخَذَ بِخِطَامِهَا، ثُمَّ قَالَ مِنْ شِدَّةِ الْفَرَحِ: اللهُمَّ أَنْتَ عَبْدِي وَأَنَا رَبُّكَ! أَخْطَأَ مِنْ شِدَّةِ الْفَرَح».

«Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.» (Buhârî, Daavât 4; Müslim, Tevbe 1, 7, 8.)

Başka bir rivayette de: 

«Herhangi birinizin tövbesinden dolayı Allah’ın duyduğu hoşnutluk ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceği ile birlikte devesini kaybetmiş ve tüm ümitlerini de yitirmiş halde bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken devesinin yanına dikiliverdiğini gören ve yularına yapışarak aşırı sevincinden dolayı ne söylediğini bilmeyerek, Allah’ım! Sen benim Rabbim, ben de senin kulunum diyeceği yerde, sen benim kulumsun ben de senin Rabbinim diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.» (Müslim, Tevbe, 7)

Değerli Kardeşlerim.. 

Tövbe etmek, nebilerin, rasullerin, onların yolundan giden Allah dostlarının ve salihlerin yaptığı yüce bir ibadettir. 

Allah Teâlâ Tevbe suresinde şöyle buyuruyor:  

لَقَد تَّابَ الله عَلَى النَّبِيِّ وَالْمُهَاجِرِينَ وَالأَنصَارِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ فِي سَاعَةِ الْعُسْرَةِ مِن بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِّنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ إِنَّهُ بِهِمْ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ 

(Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler ile Ensar'a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok şefkatli, çok bağışlayıcıdır.)  (Tevbe/117)  

Yine; Bakara suresinde İbrahim aleyhisselam ve İsmail aleyhisselam'dan bahsederek, onların şöyle dediğini bildiriyor:  

رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ 

(Ey rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.)  (Bakara/128)  

Değerli kardeşlerim.. 

Müslüman tövbe etmek zorundadır. Sadece yanlış işler yaptığında değil doğru yolda olmaya devam ederken bile tövbe etmeyi asla bırakmamalıdır.

İbadetlerden ve salih amellerden sonra ya da bir takım haramlar işledikten sonra yine tövbeye ihtiyacı vardır.   

Bu sepeple kıymetli kardeşlerim..  

Hepimize; Allah'a tövbe etmeyi, Kur'an'a ve Sünnet'e sarılmayı; bid'atlardan, hurafelerden, dine sonradan sokulan şeylerden ve büyük günahlardan sakınmayı hatırlatırım.  

Tâ ki Allah; İslam düşmanlarının kötülüklerinden, hile ve tuzaklarından bizleri korusun.  

Çünkü İslam düşmanlarının müslümanlara zarar verebilmelerinin bir sebebi de Müslümanların tövbeyi terk etmesidir.

Yolumuzu Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün sünnetine göre belirlediğimiz sürece İslam Ümmeti ayrılığa düşmeyecektir.  

Anlayışımız, düşüncelerimiz, yaşayışımız Allah'ın kitabına ve Allah Resulünün sünnetine uygun olsun ki Allah dinimizi, dünyamızı ve ahiretimizi ıslah etsin.  

Mevla teala Kuran-ı hakimde şöyle buyuruyor:  

وَأَنِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَاعًا حَسَنًا إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِي فَضْلٍ فَضْلَهُ   

(Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin. Allah da sizi belirlenmiş bir süreye kadar dünya nimetlerinden güzelce yararlandırsın, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını versin.)

وَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ 

(Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek o dehşetli günün azabından korkarım.)  (Hûd, 11/3)   

Kıymetli müslümanlar!.. Allah'tan hakkıyla korkalım ki, O'nun rızasını ve cennetini kazanalım, azabından ve gazabından kurtulalım.  

Allah Teâlâ kasas suresinde şöyle buyuruyor:  

فَأَمَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَعَسَى أَن يَكُونَ مِنَ الْمُفْلِحِينَ 

(Fakat tövbe ederek, iman edip iyi işler yapan kimseye gelince; o, kurtuluşa erenler arasında olmayı umabilir.) (Kasas/67)  

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurulur:  

إنَّ اللهَ يَقبَلُ توبةَ العبدِ ما لم يُغَرْغِرْ

(Bir kul can çekişmeye başlamadığı sürece, Allah Teâlâ onun tövbesini kabul eder.)

(Tirmizî, Daavât 98, İbni Mâce, Zühd 30)

Öyleyse değerli kardeşlerim gizli ve aşikar her türlü günahtan tevbe etmekte acele edelim.  

İbadetlerden sonra veya bir haram işledikten sonra da tevbeye devam edelim. 

 Zira cenabı Hak Zümer suresinde:  

وَأَنِيبُوا إِلَى رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ ثُمَّ لَا تُنصَرُونَ 

(Azap size gelip çatmadan önce rabbinize yönelip O’na teslim olun; sonra kimseden yardım göremezsiniz.) buyuruyor. (Zümer/54)   

Değerli Kardeşlerim.. 

Şeytanın temennilerine ve dünyanın aldatıcılığına, nefsin şehvetlerine ve ömrün uzunluğuna aldanıp, "Ölümden önce tövbe ederim" demekten sakınalım!.  

Ölüm ansızın geliverir. İnsanlardan bir çoğuyla tövbenin arasına –Allah korusun- ölüme karşı hazırlıksız olmaları, hevalarının galip gelmesi ve uzun emeli girmiştir.  

Ve onlar günah deryasına dalmışken kendilerine vadedilen ölüm çıkagelmiştir. Böylece kötü bir sona gitmişlerdir.  

İnsanlardan bazıları da, nefislerine karşı haddi aştıktan; Allah hakkında ya da kul haklarında kusur ettikten sonra tövbe etmeye muvaffak olmuş ve sonuçta salihlerden olmuşlardır. Onların hayat hikayelerini dinlemek, gafil kalpleri uyandırır. Doğru yola koyulanlar onları örnek alır. Örnek alabilmeyi Rabbim hepimize nasip eylesin.

Dünya bahtiyarlığını elde etmenin, ahirette de kaybedenlerden olmamanın yolu; tövbe etmek, imanımızı kemale erdirmek, ibadetlerimizi yerine getirmek ve ahlaki ilkelerin en güzellerini hayatımıza aktarmakla mümkündür.

Yüce Rabbimiz yapmış olduğumuz günahlarımızı, hatalarımızı, isyanlarımızı, kusurlarımızı affeylesin. İki cihan mutluluğunu elde etmeyi nasip eylesin. İman ilkelerinden dönmeden, ibadetleri tam anlamıyla yerine getirerek, güzel ahlaklı bir hayat sürmeyi ve imanla ölmeyi nasip eylesin.

Gününüz, geceniz mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

VAAZI İNDİR

Derleyen, Hazırlayan: Ahmet Koç / Sakarya İl vaizi

Facebook Yorumları