menu
RAMAZAN BAYRAMI VAAZI
RAMAZAN BAYRAMI VAAZI
Bayram Vaazı.. 10.04.2024 Tarihli "Ramazan Bayramı Vaazı" sitemize yüklenmiştir.

Ramazan Bayramı Vaazı..

بِسْمِ اللَّـهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ

Aziz kardeşlerim!

Hayatımızın en nadide günlerinden biri olan Bayram Sabahına ulaşmış bulunmaktayız. 

Yüreğimiz sevinçle kıpır kıpır olmuş, mutluluğumuz biraz daha fazlalaşmış durumda. 

Gönüllerimiz coşkun bir deniz gibi. Hepimizin Rabbi olan Allah’ımıza ibadet etmek için aynı mekânda, aynı kıbleye doğru yönelerek, omuz omuza aynı safta bir araya geldik. 

Bütün içtenliğimizle makamımızı, unvanımızı bir tarafa bırakıp, zenginiyle fakiriyle, amiriyle memuruyla, işvereniyle işçisiyle, şehirlisiyle köylüsüyle bir olmaya diri olmaya geldik. 

Yüce Rabbimiz yaşamış olduğumuz bu güzel tabloyu hayatımızın bütününe aktarmayı, birlik ve beraberlik içerisinde hayatımızı cennet haline getirmeyi hepimize nasip etsin.

Ramazan ayı, İbadetlerimizle maneviyatımızı zenginleştirdiğimiz, oruçlarımızla maddi ve manevi sıhhate kavuştuğumuz, teravihlerimizle namazlarımıza daha farklı bir boyut kattığımız, Kur’an-ı Kerim okumalarımızla gönlümüzü sükûnete erdirdiğimiz, ihtiyaç sahiplerine zekâtlarımızı ve fıtır sadakalarımızı ulaştırmakla kardeşlerimizin sıkıntısına derman olmaya çalıştığımız bir aydı. 

Peygamberimizin dile getirdiği üzere, evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş ayıydı. Bu ay ile İnşallah rahmete nail olduk, mağfiret üzerimize sağanak sağanak indi ve bu ay cehennemden kurtuluşumuza vesile olmuştur. 

Böyle bir mübarek ayın feyiz ve bereketiyle hayat bulduktan sonra bu bayram sabahına bizleri kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz kez şükrediyor, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’e salat ve selam ediyoruz.

Aziz kardeşlerim!

Her milletin bayramı vardır. Bize de Rabbimiz Ramazan ve Kurban bayramlarını lütfetmiştir.

قَدِمَ رَسُولُ اللّهِ وَلَهُمْ يَوْمَانِ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا فَقَالَ: وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال مَا هذَانِ الْيَوْمانِ؟ قَالُوا: كُنَّا نَلْعَبُ فِيهِمَا في

الْجَاهِلِيَّةِ. فقَالَ: قَدْ أبْدَلَكُمُ اللّهُ خَيْراً

مِنْهُمَا: يَومَ الاضْحى وَيَوْمَ الْفِطْرِ.

“Peygamberimiz Medine'ye hicret buyurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz: "Bu günler ne oluyor?" diye sorduğunda, onlar "Biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdik.'' dediler. Bunun üzerine peygamberimiz, "Bunların yerine Allah Teâlâ size daha hayırlı iki gün verdi: Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı" buyurdu.” (Ebû Davût, Salat, 245)

Bizim Bayramlarımız;

–Bizim bayramlarımız, modern dünyanın olabildiğince insanları bireyselleştirip kalabalık içinde yalnızlaştırmasına karşı panzehirdir. 

–Bizim bayramlarımız, akrabalık bağlarının kolayca kopartılıp atılmasının önüne geçen koca bir settir.  

–Bizim bayramlarımız, bencilleşen, dünyevi menfaatten başka bir şey düşünmeyen insanlara; kardeşliği, paylaşmayı, sıcaklığı ve sevgiyi getiren bir şefkat elidir.

–Bizim bayramlarımız, küsleri, dargınları barıştırır, öfke ve kinleri yatıştırır. Kucaklaşma ve ziyaretleşme hazzının ev ev, sokak sokak, dalga dalga yayıldığı bir coşku selidir.

–Bizim bayramlarımız, akrabalıkları, komşulukları, arkadaşlıkları pekiştirir. Yoksul ve fakirleri sevindirir. Yetimlerin elinden tutar.

–Bizim bayramlarımız, huzurevlerinde yalnızlığa terk edilenlerin bir ümitle beklediği mutluluktur.

–Bizim bayramlarımız, yüzümüze sevinç katar. Evimize, sokağımıza, mahallemize, köyümüze, şehrimize, ülkemize neşe katar. Ve hayatımıza coşku katar bizim bayramlarımız.

Aziz kardeşlerim!

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ

“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Kendinize mahsus bir kimlik sahibi olmanız, birbirinizi farklı kimliklerle tanıyıp yardımlaşmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Ama şunu da bilin ki Allah (c.c.) katında en değerli olanınız, O’nun emir ve yasakları hususunda en duyarlı, en dikkatli olanınızdır.  Şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (Hucûrât 49/13)

Değerli Müminler! 

Yüce dinimiz müminleri kardeşlik bağı ile birbirine bağlamıştır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor.  

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Unutmayın, inananlar birbirlerine düşman olamazlar, onlar ancak kardeştirler. O halde, müminler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklara seyirci kalmayın, din kardeşlerinizin arasını düzeltin; Allah’tan gelen ilkeleri çiğnememe konusunda son derece titiz ve dikkatli davranın; müminlerin birlik ve beraberliğini bozup İslâm toplumunu zayıflatacak her çeşit olumsuz davranıştan sakının ki, O’nun tarafından şefkat ve merhamete lâyık olabilesiniz.” (Hucurat, 49/10)

Bu kardeşlik her türlü dostluğun üstündedir. Peygamberimiz vefatından önce buna dikkatimizi çekmiştir. Ebû Saîd el-Hudrî (ra.) anlatıyor: Peygamberimiz (ölümle sonuçlanan hastalığında) hutbeye çıktılar ve: —Allah Teâlâ kulunu dünya nimetleriyle kendi katındakiler arasında muhayyer (seçmeli) bıraktı. O da Allah’ın katındakileri seçti, buyurdu. Bu söz üzerine Ebû Bekir (ra.) ağlamaya başladı. Ben kendi kendime: “Allah Teâlâ’nın bir kulu dünya ile kendi katındaki nimetler arasında seçmeli bırakmasında, o kulun da Allah katındaki nimetleri seçmesinde ne var ki, (Ebû Bekir’i kastederek) bu ihtiyarı ağlatıyor?” diye düşündüm. Meğer, o dünya hayatı ile Allah katındaki nimetler arasında serbest bırakılan kul, Peygamberimizmiş, meğer Ebû Bekir hepimizin en bilgilisi imiş. (Tabii bu Peygamberimizin aralarından ayrılığına işaret ediyordu. Bunu anlayan Hz. Ebû Bekir bunun için hemen ağlamaya başlamıştı.) Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir’i ağlar görünce: —Ya Ebâ Bekir, ağlama. Bana malı ve arkadaşlığı hususunda en cömert olanı, hiç şüphe yok ki, Ebû Bekir’dir. Ümmetimden birini kendime dost edinseydim, Ebû Bekir’i dost edinirdim, fakat İslâm kardeşliği ve sevgisi şahsî dostluktan üstündür, buyurdu. (Buhârî, “Salât”, 80; Müslim, “Fedail-i Sahâbe”, 1.) 

Peygamber efendimiz, İslâm’ın getirdiği kardeşliğin her türlü kişisel dostlukların üstünde olduğuna dikkat çekmiştir.

Dinimiz bizden nasıl bir kardeşlik ister? 

Öncelikle şunu çok iyi bilmeliyiz:

İslam kardeşliğinde dil ve renk ayrımı yoktur.

İslam kardeşliğinde ırk, soy ve sop ayrımı yoktur.

İslam kardeşliğinde zengin-fakir ayrımı yoktur.

İslam kardeşliğinde mezhep, meşrep ayrımı yoktur.

-Müslümanın kardeşlerine karşı davranışları, tavırları nasıl olmalıdır?

Müslüman, Müslümanın üzüntüsünü ve sevincini paylaşır. Sadece iyi gün dostu olmaz. Kötü günde de ona destek için yanında olur, onu yalnız bırakmaz.

Müslüman, Müslümanın derdini kendi derdi bilir, çünkü:

مَنْ لَمْ يَهْتَمَّ بِأَمْرِ الْمُسْلِمِينَ فَلَيْسَ مِنْهُم…

Müslümanların derdini kendine dert edinmeyen onlardan değildir. (Taberânî, Mu’cemu’l- Evsat)

-Müslüman, Müslüman kardeşini hor görmez, hakir görmez.

 بِحَسْبِ امْرِيءٍ مِنَ الشَّرِّ أن يحْقِرَ أخَاهُ المُسْلِمَ

“Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.” (Müslim, Birr, 32)

-Müslüman, Müslüman kardeşine haset etmez, ona karşı kıskançlık göstermez.

-Müslüman mütevazı insandır, alçakgönüllüdür. Riyadan, kibirden uzaktır. Kardeşine karşı dünyevi üstünlük yarışı içine girmez. Aralarındaki tek yarış takva ve iyilik yarışıdır.

وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ 

“İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın.” (Mâide, 5/2)

منْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ ،

Müslüman, kardeşine sıkıntılı zamanlarında destek olur. Çünkü o bilir ki, kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderecektir.


مثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وتَرَاحُمِهِمْ وتَعاطُفِهِمْ ، مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَداعَى لهُ سائِرُ الْجسدِ بالسهَرِ والْحُمَّى

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhari, Edeb 27)

المُسْلِمُ أَخُو المُسْلِمِ ، لا يظْلِمُه ، ولا يُسْلِمهُ ، منْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ ، ومَنْ فَرَّج عنْ مُسْلِمٍ كُرْبةً فَرَّجَ اللَّهُ عنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يوْمَ الْقِيامَةِ ، ومَنْ ستر مُسْلِماً سَتَرهُ اللَّهُ يَوْم الْقِيَامَةِ

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhari, Mezalim 3)

-Bayramlar, bir ve beraber olma günleridir.

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُواࣕ

Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. (Enfâl, 8/46.)

Ayet-i Kerime’de ifade buyurulan “Allah’ın ipi” Allah Teâlâ’ya kavuşma ve O’nun rızasını kazanma sebebi olan vasıta demektir ki, Kur’an-ı Kerim’dir. Nitekim Peygamberimiz, “Gökten yeryüzüne indirilmiş olan Allah’ın ipi Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerim’dir.(Tirmizî, “Menakıb”,31;Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III, 14, 17, 26, 59) buyurmuştur. 

-Kur’an’a sarılanlar ve onun etrafında birleşenler doğru yolu bulur ve şaşırmaz. Çünkü o, apaçık bir nurdur, hikmet dolu bir kitaptır. Korkunç bir yolun kenarına çekilmiş olan bir ip veya bir kuyuya düşmüş olanları çıkarmak için uzatılmış bir ip ve ona iyice tutunmuş bir toplum düşününüz. İşte o toplum Kur’an etrafında devamlı yükselen bir toplumun örneğini teşkil eder. 

3. Bayramlar dayanışma ruhunu, iyiliği ve paylaşmayı artırmalıdır.

 وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِه۪ شَيْـٔاً وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناً وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالاً فَخُوراًۙ“

Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez."  (Nisâ; 36)

     Bayramlar iyiliğin, cömertliğin, ikramın, misafirperverliğin, paylaşmanın, tebessümün af ve merhametin, arttığı kardeşlik günleridir. Diğer zamanlarda olduğu gibi özellikle bayramlarda bu ayetin gereği en güzel şekilde yerine getirilmedir.

- Zekât, fıtır sadakalarımızı vermediysek, en kısa sürede vererek fakir ve yoksul kimselerin de bayram sevincini yaşamalarını sağlamalıyız.

4. Bayramlar, akrabalık bağlarını, muhabbeti, kuvvetlendirmelidir. 

Bayramda ailecek, akrabalar birbirlerini ziyaret etmeli, sıla-i rahim görevlerini hiç olmazsa bayram vesilesiyle yerine getirmelidir. Modern hayat akrabalık bağlarını koparma noktasına getirmiştir. Hatta bazı kimseler anne babalarının, akrabalarının ziyaretine gidecekleri yerde tatil yerlerine otellere gidiyorlar. Bayramda dahi akrabalarını ziyaret edip bayramlaşmıyorlar. Akrabalık bağlarını kopardıklarını ve neyi kaybettiklerini bilmiyorlar… Günah işlediklerini bilmeliler oysa.

الَّذ۪ينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ م۪يثَاقِه۪ وَيَقْطَعُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِۙ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُٓوءُالدَّارِ

“Allah'a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır."  (Ra'd; 25)

6. Bayramlar, aramızdaki düşmanlık, dargınlık ve küskünlüğe son vermelidir.

Müslümanlar arasında çeşitli sebeplerden dolayı birbirlerine karşı dargınlık besleyen ve birbirlerine küsenler olmuş olabilir. Bu kimseler gurur meselesi yapmadan bu bayram vesilesiyle küskünlüklerine derhal son vermelidirler. Küskünlük, İslam kardeşliğini zedeleyen ve sakınılması gereken bir husustur. Nitekim Hadisi şeriflere baktığımızda çok sert uyarılarla küs durmamız yasaklanmıştır.
لا تَقَاطَعُوا ، ولا تَدابروا ، ولا تباغضُوا ، ولا تحاسدُوا ، وكُونُوا عِبادَ اللَّهِ إخْواناً . ولا يحِلُّ لمُسْلِمٍ أنْ يهْجُرَ أخَاهُ فَوقَ ثَلاثٍ

“Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve haset etmeyiniz. Ey Allah'ın kulları! kardeş olunuz. Bir Müslüman’ın, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir.” (Buhari, Edeb 57)

-Ebu Eyyûb el-Ensârî (r.a.) dan rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz şöyle buyuruyor,

“Din kardeşiyle üç gün üç geceden fazla küs kalması, bir Müslüman’a helal değildir. Küslük durumunda müminler arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları öyle büyük bir yara alır ki, iki Müslüman karşılaşırlar da biri bir tarafa, öteki öbür tarafa yüzünü çevirir. Bu ikisinden en hayırlı olanı, bunu gurur meselesi yapmayıp yeniden barışmak için ilk adımı atarak önce selam verendir.” (Ebu Davud, Edep, 55; Elbani sahih demiştir. Ahmed b. Hanbel, 5/421)

-Ebu Hüreyre (r.a) dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

“Her pazartesi ve perşembe günü, cennete götüren bütün rahmet ve bereket kapıları açılır ve Allah’a ortak koşmayan her kul bağışlanır. Ancak aralarında küslük bulunan kişiler hariç. Allah tarafından meleklere, “Birbiriyle barışıncaya kadar bunları bekletin, küs kalmaya devam ederlerse günahlarını silmeyin, denilir.” (Müslim, Bir ve Sıla ve Adap, 11; Tirmizi, Bir ve Sıla, 76)

Ramazan Ayındaki kazanımların korunması lazım.

Ramazan’da kazandığımız oruç, şükür, ibadet, dua, tövbe, zikir ve Kur’an okuma gibi alışkanlıklarımızı, haram ve kötülüklerden uzak durma duyarlılığımızı, ramazandan sonra da devam ettirmeliyiz. Ramazan bir eğitimdi. Asıl ramazandan sonra başlayacak samimiyetimiz. İmanımızın gereği olan salih amelleri kesintisiz devam ettirmeliyiz. İbadetlerimize, bayramla birlikte elveda diyemeyiz. Sadece Ramazan da değil bütün bir ay, bütün bir yıl, bütün bir ömür boyunca kulluk yapmak zorundayız.

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَاْتِيَكَ الْيَقٖينُ

Ve ölüm denilen kesin gerçek kapını çalıncaya dek, Rabbine kulluk ve ibadete devam et!” (Hicr, 15/99) 

Ramazan sonuna kadar değil, ömür sonuna kadar kulluk…

-Ya rabbi, lütfettiğin ve yaşama imkânı verdiğin Ramazan ayında senin rızanı gözeterek tuttuğumuz oruçları, kıldığımız teravihleri, okuduğumuz Kur’an’ları, verdiğimiz zekât, sadaka ve fitreleri kabul eyle.

-Bu yıl olduğu gibi gelecek yıllarda da hep beraber nice Ramazanları coşkuyla yaşamayı hepimize nasip eyle ya Rabbi.

-Bu bayramları, milletimizin ve İslam aleminin dirliğine, kalkınmasına ve mutluluğuna vesile eyle ya Rabbi!

Vaazımı, Alvar’lı Muhammet Lütfi Efe hazretin bayramın nasıl bir bayram olması gerektiğini ifade ettiği mısralarıyla sonlandırıyorum.

Can Bula Cananını
Bayram O Bayram Ola
Kul Bula Sultanını
Bayram O Bayram Ola

Hüzn-ü Keder Def Ola
Dilde Hicap Ref Ola
Cümle Günah Af Ola
Bayram O Bayram Ola

Lütfi Ya Lütfü Kerim
Erişe Rahmu-Rahim
Bermurad Ede Fehim
Bayram O Bayram Ola

Bu vesile ile sevinç, mutluluk ve huzur günü olan bu bayram gününün hem kendimize hem memleketimize ve hem de bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini Rabbimizden niyaz eder, Ramazan Bayramınızı tebrik ederim. Yüce Rabbim sevdiklerimizle beraber mutlu ve huzurlu nice bayramlar geçirmemizi nasip etsin.

VAAZI İNDİR

Hazırlayan: Mustafa dişli /Erenler Vaizi

Facebook Yorumları